fahir yeniçay ne demek?

Mustafa Fahir Yeniçay, (d. 1902, Kadıköy - 11 Mayıs 1988, İstanbul) İlk Türk atom fiziği profesörü, Fenerbahçe SK eski futbolcusu ve İstanbul Üniversitesi eski rektörü. Fahir Bey, “Su ve Cıva Üzerinde Tek Moleküllü Filmler” adlı teziyle, bir Türk bilim insanı tarafından tarihteki ilk fizik doktorasını hazırlayan kişi unvanına sahip olmuştur. Ayrıca, 60 yıllık bilim-eğitim hayatı boyunca Türkiye’de Çağdaş Atom Fiziği dalının kurulması için birçok hamleler yapmış, Türk Fizik Derneği, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu ve Çekmece Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi gibi Türkiye atom fiziği birimi için önemli kurumların kurucu başkanı olmuş bir bilim insanıdır. Ayrıca Fahir Bey, Türk edebiyatının önemli simalarından Abdülhak Hamit Tarhan'ın torunudur.

Yaşamı

1902 yılında İstanbul, Kadıköy'de doğan Mustafa Fahir Bey, Hariciye Vekâleti Müsteşarı Emin Bey’in oğlu, anne tarafından ise Abdülhak Hamid Tarhan’ın torunudur. Abdülhak Hamid’in babası Hekimbaşı Hayrullah Efendi ve dedesi Abdülhak Molla ile büyük amcası Hekimbaşı Mustafa Behçet Efendi ve geriye doğru birkaç nesil geniş ile bir kültür ortamı içinde yaşamıştır. Fahir Yeniçay, babası ve dedesi dolayısıyla bu ortamın insanı olarak yetişti, ilk ve orta öğrenimini Kadıköy'ün Moda semtindeki Saint-Joseph Fransız Lisesi'nde tamamladı.1 Bu okulda tahsil gördüğü 1916 yılında, okulun diğer öğrencileri gibi dönemin Fenerbahçe kulübü yöneticisi Elkatipzade Mustafa Bey tarafından, Fenerbahçe'nin genç takımına seçildi ve 1921'de henüz 19 yaşındayken Fenerbahçe'nin birinci takımına yükselip, defans hattının vazgeçilmez ismi olmuştur. Spor hayatına, Fenerbahçe'nin altyapısından başlayarak; 1916'dan 1924'e kadar 8 yıl boyunca Sarı-Lacivertli formaya defans hattında hizmet vermiştir. General Harrington Kupası zaferini elde eden ve hiç gol yemeden 1922-23 Sezonu'nu Şampiyon olarak bitiren kadronun vazgeçilmez ismiydi. 1922 yılında Fenerbahçe'de aktif sporculuk hayatını sürdürürken Saint-Joseph Fransız Lisesi'nden mezun olmuş, akabinde İstanbul Dârülfünûnu'nun Fen Medresesi'nde, Fizik ve Kimya öğrenimine başlamıştır. Yüksek eğitimini 1925 yılında tamamlayan Yeniçay, 1927 yılında Fransa'ya gitti ve Paris'teki Sorbonne Üniversitesi'nde; Nobel ödüllü Fransız Fizikçi Jean Baptiste Perrin'in yönetiminde doktora çalışmalarına başladı. Bu çalışmalarını 1930 yılında tamamlayarak "Su ve Cıva Üzerinde Tek Moleküllü Filmler" adlı teziyle doktor unvanını aldı. Bu, bir Türk bilim insanı tarafından yapılan ilk fizik doktorasıdır. Öte yandan Profesör Fahir Yeniçay, doymuş sıvı moleküllerinin su üzerinde küresel olarak değil de yan yana sıralanmış ayrıcalı bir konumda olduğunu ispatlayan ilk bilim insanıdır. 2 veya 3 boyutlu yoğun akışkanların kinetik incelemesini yapan, izotoplarının ısı iletkenliğini inceleyen, hafif atomlar için dalga fonksiyonları ve geçişme olasılıklarını araştıran, hafif çekirdeklerin enerji kademeleri, izotop kütleleri ve geciktirilmiş koinsidanslar metoduyla kısa ömürlerin ölçülmesi üzerinde yoğun çalışmalarda bulunan Profesör Fahir Yeniçay, bir bilim insanı olduğu kadar; iyi bir yönetici ve eğitimci olduğunu da bilim dünyasına kabul ettirmiştir. Profesör Yeniçay, özellikle Bhurat'tan çevirileri ve sayısız bilimsel makaleleri dışında 1934'te yayımladığı "Fizik Manipülasyonları" kitabı, 1946 ve 1949'da yayımladığı 2 ciltlik "Atom Fiziği" ve 1951 ile 1960'ta yayımladığı yine 2 ciltlik "Çekirdek Fiziği" kitabı, 1968'de yayımladığı "Atom Fiziği Problemleri" kitabı, 1969'da yayımladığı "Elektrik Problemleri" kitabı ile son olarak 1969'da yayımladığı "Fizik-Mekanik Problemleri" olmak üzere onlarca eseri mevcuttur. Ayrıca; anadili seviyesinde vakıf olduğu Fransızcası ile bu lisanda yazılmış kült-edebi birçok eseri de Türkçeye çevirerek, Türk edebiyat dünyasına katkı sağlamıştır.2 1930 yılının Kasım ayında doktor asistan olarak İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi'nde göreve başladı ve burada, Fizik Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Marcel Cau tarafından, Zeynep Hanım Konağı'nda bulunan Fizik Laboratuvarları’nın yönetimiyle ve Elektrik derslerinin uygulamasını yaptırmakla görevlendirildi. Dr. Yeniçay, 1931 yılında girdiği bir sınavı başararak müderris muavini (yardımcı profesör) oldu ve Atom Fiziği dersini, Fizik Fakültesinde ilk kez vermeye başladı. Ankara'daki Gazi Enstitüsü'nde, lise öğretmenlerine verdiği kurslar sırasında, 31 Mayıs 1933 ve 2252 sayılı Üniversite Yasası gereğince kurulan yeni İstanbul Üniversitesi’nin öğretim kadrosunda yer aldı. Böylece Prof. Dr. Yeniçay, İstanbul Darülfünu'nun öğretim kadrosundan olup, İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi'nde Matematik bölümünden Prof. Dr. Ali Yaramancı ve Jeoloji bölümünden Prof. Dr. Hamit Nafiz Pamir ile birlikte görevde kalan üç öğretim üyesi arasında yer almıştır. Prof. Dr. Yeniçay, 21 Ekim 1938 tarihinde de profesör unvanını aldı ve aynı yıl Feride Hanım ile evlendi. Bu evliliklerinden Hamit Yeniçay dünyaya geldi. 1939-48 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Dekanlığını, ardından 1953-55 yılları arasında da İstanbul Üniversitesi'nin Rektörlüğü'nü yaptı.3

Prof. Dr. Yeniçay, 27 Mart 1950 tarihinde, 12 arkadaşıyla birlikte Türk Fizik Derneği'ni kurmuş ve 1976 yılına kadar derneğin başkanlığını yapmıştır. 7 Temmuz 1973 tarihinde yürürlüğe giren 1750 sayılı Üniversite Yasası gereğince, yaş sınırı nedeniyle emekli olan Yeniçay, bilim yaşamını, 3 Eylül 1973 ile 30 Nisan 1976 tarihleri arasında yaptığı Türkiye Atom Enerjisi Kurumu ve Çekmece Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi Müdürü olarak sürdürmüş, bu görevi sırasında SAMES T 400 tipi nötron jeneratörünün kurulmasını sağlamıştır.4

Prof. Dr. Yeniçay'ın, 60 yıla yaklaşan bilim ve eğitim yaşamı boyunca yaptığı katkılar, yukarıda sayılanlarla sınırlı değildir. Kuruluş çalışmalarına da katıldığı Türkiye Atom Enerjisi Kurumu’nunda 1., 2. ve 5. dönem üyelik görevi yanında bu kurumun, üniversiteden emekli olduktan sonra yaklaşık 3 yıl süreyle müdürlüğünü yaptığı Çekmece Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi'nin kuruluş çalışmalarında da görev almıştır. Prof. Dr. Yeniçay ayrıca, ARGE'nin İleri Araştırma Komisyonu Başkanlığı görevinde de bulunmuştur.

İkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesi üzerine, "Atom ve Çekirdek Fiziği "alanında hızla gelişen yeni bilgi ve yöntemlerin eğitim ve araştırma ağırlıklı olarak Türk üniversitelerine de taşınması gereğini duyan ve bu konuda yoğun girişimlerde bulunan Prof. Dr. Yeniçay, bu düşüncesini ancak 1953 yılında, İstanbul Üniversitesi Rektörü olarak atandıktan sonra gerçekleştirebilmiş ve "Atom ve Çekirdek Fiziği" Kürsüsü'nü kurmuştur. Daha sonra bu kürsünün gereksinimi olan laboratuvarların kurulma süreci başlamış, parasal olanaklara bağlı olarak bir yandan zamanının ileri teknolojilerini bu laboratuvarlara taşımış, bir yandan da bazı deney düzeneklerinin, öğrencileriyle birlikte, bu laboratuvarlarda kurulmasını sağlamıştır. Bunlar arasında, 1959 yılında kuruluşu tamamlanan 800 kV'luk Cockroft-Walton tipi yüklü parçacık hızlandırıcısı, özellikle anılmaya değer. Prof. Dr. Yeniçay, bu laboratuvarlarda Türkiye'de ilk olarak Plasma Fiziği çalışmalarını da başlatmıştır.5

Prof. Dr. Yeniçay'ın, Türkiye'de fizik bilimine kazandırdığı çok sayıda bilim insanı yanında, çeviri ve telif olmak üzere yayınladığı çok sayıda kitabıyla da, fizik eğitimine önemli katkılarda bulunmuştur. Yönettiği yüksek lisans ve doktora çalışmalarının yanında, sağladığı yurt içi ve yurt dışı burslarla çok sayıda fizikçinin yetişmesini sağlamıştır. Bunlar arasında, Türk fizik camiasının önemli simalarından olan Prof. Dr. Feza Gürsey, Prof. Dr. Behram Kurşunoğlu ve Prof. Dr. Sadrettin Sinman, uluslararası bilim dünyasının da yakından tanıdığı isimlerdir.

Bilime ve fizik eğitimine olan katkıları, TÜBİTAK'ın 1972 yılında verdiği Hizmet Ödülü'yle değerlendirilen Prof. Dr. Fahir Yeniçay, sporcu kimliğiyle de bilinmiştir. Uzun yıllar, Fenerbahçe ve Türk Milli Futbol Takımı'nın formasını taşıyan Prof. Dr. Yeniçay, bu özelliğini çalışma yaşamına da taşımıştır. İstanbul Üniversitesi'nin Beyazıt'taki Merkez Kampüsü'nde bulunan spor alanlarını Rektörlük görevi sırasında yaptırmıştır. Kürsüye geliş gidişlerinde, Eminönü-Fakülte arasını yürüyerek kateden Fahir Bey'in kürsüye geldiğinde ilk işi, sporcu kimliğinden gelen bir alışkanlıkla, soluk lacivert renkli eşofmanlarını giymekti. Onu tanımayanlar zaman zaman görevi konusunda yanılgıya düşmüş, bu giysileri içindeki Prof. Dr. Yeniçay'ı, kürsünün temizlik ve bakım işleriyle ilgilenen bir görevli sanmışlardır. Oysa bu eşofmanla sadece çalışma odasında ve laboratuvarda çalışır; derslere ve resmi toplantılara ise, takım elbisesiyle katılırdı. Bilim dünyasında kendisi hakkında; Türkiye'de "bilim kültürünün" yerleşmesi için çok çaba harcadığı yorumları yapılmıştır.

Prof. Dr. Yeniçay, 11 Mayıs 1988 Çarşamba günü İstanbul'da hayata veda etmiştir.

Kaynakça

Orijinal kaynak: fahir yeniçay. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.

Footnotes

  1. Gediz, Akdeniz; Cumhuriyetin 75. Yılı Anısına İÜ, FF Fizik Bölümünde 1933 - 2000 Yılları Arasında Yapılan Eğitim, Öğretim ve Bilimsel Çalışmaların Değerlendirilmesi

  2. İstanbul Üniversitesi Araştırma Fonu Proje No: 1316/050599, Yürütücü; Prof. Dr. Türker Özkan, İstanbul (2003), (Prof. Dr. Ali Girgin)

Kategoriler